Beyaz Fanilalılar

Halkın takımını, halkın içinde tutacağız.

Sevdamıza Kimse Engel Olamaz...

2001 de Maraton yıkıldığı zaman yemin etmiştim bir daha oraya girmemeye.

Sadece Maraton yıkılmamıştı o gün. O taraftarın kendisini bulduğu, aidiyet duygusunu en derinden hissettiği belki de kutsallaştırdığı yer yıkılmıştı. Bizim gibilerin ise gençlik hayalleri...

Heyecanı en fazla hissedeceğimiz anda, o savaşın içinde en ön saflarda bayrağı taşıyacağımız zamanlarda yıkılmıştı hayallerimiz,umutlarımız...

Artık meşale kokusunu hissedemeyecektik, kalplerimiz kıpır kıpır olmayacaktı kapıdan girip merdivenlerden çıkarken, yukarıdan kopup gelen "Aşağılandık hep coplandık tribünlerde tartaklandık..."melodisine eşlik edemeyecektik. Evden kaçıp gittiğimiz, okulu kırıp özlemle Kadıköy'e koştuğumuz anlar belki de hiç geri gelmeyecekti.

Vapur'dan indiğimizde altıyoldan ilerlerken insanların gelip "çocuklar nereye, kapılar kapandı,giremezsiniz maça" demeleri ama bunu alay etmek için söylemeleri (çünkü statta toplasan 3000-4000 kişi bile olmazdı) bile özlenecekti.

O lanet olası rüzgarı bir daha içimizde hissedemeyecektik. Patlayan lağımların bile özleneceği kimin aklına gelirdi.

Sezon açılışları, şampiyonluk kutlamaları...Bu dayanılmaz özlemi nasıl dindirecektik.

Bu sene belki bir başka olacak. Belki çok farklı olacak. Belki yeniden doğuş olacak. Ama efsane maraton bir daha hiç gelmeyecek çünkü gelemez. Bir devir muhteşemdik, ama o devir kapanalı ruhumuzu paraya satalı çok oldu. Yine de dememiz o dur ki Don Kişot misali yeldeğirmenlerine karşı savaşmaya devam edeceğiz ve haykıracağız;"Efsaneler ölmez,şekil değiştirirler."

Ahaha hepsinin a.k. Bu sene bu takım s.ke s.ke şampiyon olacak. Sahada ölüyü dirilticez.Sahada futbolcular tribünde biz, son nefesimize kadar mücadele edeceğiz.

Son olarakta biz burada davamızın-sevdamızın peşinde koşarken rant için, kız için, misyon vizyon için, kariyer için ve daha aklıma bile gelmeyen onlarca nedenden, o stada gelen ne kadar adam varsa bizden uzak olsun. Azdan az çoktan çok gitsin. Bundan sonra kimseye iyi niyet yok. Ne kadar ekmek o kadar köfte.

8 yorum:

canoğlan dedi ki...

kelimeler sansürlenmesin, yaşasın bağımsız bloglar ! :)

Celal dedi ki...

sezonun ilk maçı,omuz omuzayla degil ''döndük sahaya doğru açtık ellerimizi'' ile başlamalı,ağlarım muhtemelen maraton komple açsa ellerini..

meto dedi ki...

ya bu yine kötünün en iyi halide ortada olmak vardı.

okul açık dedi ki...

son paragraf işte tam istediğimiz gibi can alıcı olmuşta, ordaki kız için gelen uyarısı içimizden birine miydi? :)

Celal dedi ki...

ve faruk ortamı geriyor,buz gibi bi hava esti sanki :)

sert dedi ki...

ortamı faruk geriyor da bence bi şekilde olay yine senin başına kalır cello :)

okul açık dedi ki...

hiç bir imada bulunmadan salt soru soruyorum, sırf olayların iç yüzü iyice anlaşılsın diye ama yok beni de sokrates misali topa tutun, hedef göstertin, idam ettirin.

sert dedi ki...

sen bf'nin at sineğisin faruk :)

Yorum Gönder

Dikkat: Önce topa bas, etrafına şöyle bi bak, sonra topu ayağından çıkar.


Lafa laf

Fanila Player'da Bu Hafta

Ruhumuz Hababam

Uzak Diyarlara Yolculuk

İsyan

Emniyet görevlilerinin kışkırtıcı tavrına,
Kulüp yöneticilerinin keyfi uygulamalarına,
Asgari ücretin 5 de 1'i (en ucuz tribün) bilet fiyatlarına,

Ya şimdi ses çıkartalım, ya da olanlara seyirci kalalım.

What's your goal?

okumuş adamlar olmamıza rağmen, istatistiklerin aksine, sosyologların holigan diye nitelendirdikleri bir sınıfın içinde yer alıyor olabiliriz. evet o pis çocuklardanız. burada teknik analizler yapmıyoruz, yapma gibi bir derdimiz hiç olmadı, olmayacak da. ama yine de o işi iyi yapan, en azından farklı söylem üretebilen nadir yayınları takip ediyoruz, belki ara ara kendimizce karalamaya da çalışıyoruz veya çalışırız orası ayrı. burada daha çok kendi değerlerimiz uğrunda, bildiğimiz gibi yazıyoruz. bulunduğumuz yer tribün olunca, edebi bir dil kullanma kaygısı duymadan, tribünün kendi dilini kullanarak dertlerimizi anlatıyoruz. olayımız bu.