Sonucu merakla beklenen karşılaşmada gülen taraf Fanatic Commandos'u 5-4'lük skorla mağlup eden Beyaz Fanila oldu.
Dereağzında oynanan karşılaşmaya hızlı başlayan BF ilk dakikalarda bulduğu golle 1-0 öne geçti. Uzun süre bu şekilde seyreden karşılaşmada denge ancak 15. dakikanın sonunda sağlandı 1-1. Eşitliğin sağlanmasından sonra beklenen futbolu sergileyemeyen BF arka arkaya yediği gollerle son 20 dakikaya 1-4 mağlup girdi.
[devamı]
Dramatik bir şekilde kaçırılan şampiyonluk sonrasında bizler bu büyük şoku atlatmakla uğraşırken yaz boyunca, Aziz Yıldırım tarafından yapılan açıklamalarla şaçma sapan kıstaslarla olayı hazmedip teselli edilmeye çalısılıyordu camia ;
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile
Avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle
[devamı]
Yurdun her köşesinde, afyon karahisar'da, kütahya dumlupınar'da ve mayınlarla çevrilmiş sınırlarda karakollarda yani vatan toprağının her bir köşesinde askerlik görevlerini yerine getiren kardeşlerimizin yanına aramızda bulunan en donanımlı kişilerden birini daha eklemenin gururuyla yazıyorum bu satırları.
[devamı]
10. haftada oynanan ve 1-1 berabere biten Bursaspor-Fenerbahçe maçından sonra beyaz fanilalılar üylerinden bazı arkdaşlara sorduk hem oynanan bu maç ilgili hem de Fenerbahçe'nin bu yıl içinde bulunduğu durum ile ilgili fikirlerini.Sağolsunlar bizleri kırmayıp görüşlerini paylaştılar.
[devamı]
Perşembe akşamı oynanan bf2'nin rahat bir oyunla bf1'i mağlup ettiği maçta, oyunun 15.dakikası itibariyle herhangi bir ikili mücadele söz konusu değilken bir anda kendini yerde bulan ve maça devam edemeyen bf2'nin yıldız isimlerinden can ünal arkdaşımızın sakatlığı ayağını üstüne basmakta zorlanması ve kullanamaması üzerine hepimizi üzmüştür.
[devamı]
Anti-serhat lobisinin baskılarına 1 hafta dayanabildik, videonun facebooktan daha geniş kitlelere ulaşmasını önlemek için blogdan verdik.
[devamı]
Bizler bir zamanlar küçüktük, Fenerbahçe sevgimiz her zaman büyüktü…
Fenerbahçe eski Fenerbahçe değil, Fenerbahçe’nin peşinden koşmak eskisi kadar coşkulu ve tutkulu değil. Bir çoğumuzun babasıyla, abisiyle küçük dünyalarımızda çocuk yaşlarda koskocaman Fenerbahçe sevgisiyle yaşadığımız, şimdilerde kimselerin beğenmediği çamur deryası stat girişleri, tuvaletleri kötü tribünleri, konforsuz koltukları içinde yaşanan onlarca mutlu ve üzüntülü anlar bizler büyüdükçe değişen, söz de gelişen bir Fenerbahçe ve koca taş yığınından başka bir şey ifade etmeyen hiçbir türlü acı ve mutlu anımızı adam gibi yaşayamadığımız büyütülen koskocaman bir stat.
[devamı]
"Fenerbahçe maçları daima deplasmanda, karşı tarafta oynadığı için bizim gidip seyretme şansımız çok azdı. Çünkü çocuktuk da ve bırakmazlardı da. Maçları parkın ordaki, Yoğurtçu Parkı'nın ordaki polis karakolunun komseri Rıza Baba'dan öğrenirdik. O pencerenin önünde otururdu. O telefon ederdi, Taksim'deki polis karakoluna. O ordan öğrenirdi. Telefonu da manyetolu, telefonu yarım saat telefonu çevirir çevirir, ondan sonra bize derdi ki Fenerbahçe 1-0 galip falan mesela. Biz doğru iskeleye karşılamaya giderdik. Bir defasında iskeleye gittik, Fenerbahçe'yi karşılamaya. Takım gelmedi, vapur geldi takım çıkmadı. Bir vapur daha geldi gene takım çıkmadı. Üçüncü vapurda çıktılar, sorduk niye gelmediniz diye. Taksim'den Kadıköy vapuruna kadar takımı omuzda halk getirmiş. İşte bunun için büyüktür."
[devamı]
Perşembe günü Kadıköyden 2000 civarı holigancılık oynayan korkak geçti. 40 otobüs peşpeşe gelirken yollarını kesen 300 kişinin karşısına çıkamamak, otobüsün içinde koridorlara yatmak tarih boyunca şamar oğlanına çevirdiğimiz ulusun dedelerinin torunlarına yakışırdı. Türk medyasının büyük bir çoğunluğunun- muhtemelen siyasi gerekçelerle- görmezden geldiği olaylar yine kendileri tarafından resmi sitelerinde anlatıldı, merak edenler bulabilir. Maç öncesi Fikirtepe'de, maç sonu yine Fikirtepe'de ve ek olarak Uzunçayır'da, Ümraniye'de otobüslerinin yanına kadar gelip taşlarla sopalarla saldıran Fenerbahçe tribüncülerine karşılık veremeyenler, o kuyruk acısıyla metrobüs durağında bekleyen vatandaşlara saldırıp reklam yapma gayretine girdiler fakat o da onları kurtaramadı.
[devamı]
Tribun gereçleri mühendisi , Faruk Usta lakaplı , canımız ciğerimiz Faruk Can kardeşimiz ile; Lakaplarını sayma konusunda küfür repertuarlarımızı zorlamak zorunda kalabileceğimiz , şeytan tüyü sahibi , Afrikalı insanların bir çok özelliğini bünyesinde barındırmasıyla nam salmış , deplasmankolik , beste canavarı Ulvi Can Turgut kardeşimiz Ağustos'un 12'sinde birliklerine teslim olup kamuflajlarını giyecekler.
[devamı]
Mertkan Terhis oluyor sırada bize geliyor...
Aylardır planlarını yaptığımız ve bir türlü uygun zamanı denk getiremediğimiz
güzel afyon ziyaretini bu kısır döngü için sürekli ertelemek yerine iki gruba ayrılıp yapmaya karar vermiştik.Geride bıraktığımız hafta sonu gerçekleştirmek üzere ilk kafilenin cuma'dan yola çıkmasıyla birlikte mertkan başkan ziyareti cuma'dan yola çıkma konseptiyle çok
güzel bir şekilde start almış oldu. Peygamber burçay, kötü celal ve
güzel hakan sert öncü birliği oluşturan fedakar gönüllülerdi.
[devamı]
Keşif ve Elektronik Muharebe Taburu Olarak.
*tabur karargahımız
2 keşif bölüğü
1 uzun menzilli araç kiralama bölümü
1 şöför bölüğü
1 konaklama destek bölüğü
1 alkol tedarik bölüğü
1 mangal müfrezesi
olmak üzere;
Beyaz Fanilalılar 1 usta asker, 2 acemi asker , 3 öğrenci , 5 emekçi ve 2 boş beleş adamla beraber emir ve görüşlerinize hazırdır.
[devamı]
HBBK blogundan alıntıdır, ama sanki bizi anlatıyormuş hissine kapıldım tam da duygu yoğunluğumun yoğun akıcı olduğu bu dönemde. Hemen paylaşayım da herkes yoğunlaşsın duygulara.
[devamı]
Haftada bir sürekli oynanan sıradan bir futbol maçı deyip geçilmeyecek kadar çekişmeli, kimi zaman sertliklerin ön planda olduğu, kimi zaman estetik hareketler ile futbolun güzelliklerinin sergilendiği, kimi zaman affedilemeyecek büyük hatalar ile sahada bir birine sımsıkı sarılan takım arkadaşlıklarına şahit olunduğu bir futbol maçına ve maça günler kala başlayan takımlar arasındaki büyük rekabete tanıklık etmek isteyenler ne yapmanız gerektiğini mi düşünüyorsunuz, fanilasını sırtına geçirmiş en az 12 futbol virtüözünün, futbolun içinde yaşanılabilecek ne kadar farklı duygu ve güzellik varsa hepsini sahada sergilediği bir futbol resitalini kaçırmak istemiyor musunuz?
[devamı]
Bu akşam gecenin ilerleyen saatlerinde, tam alacakaranlık öncesi "YekeyeK" isimli programda son günlerin en popüler ahtapotu hatta benim hayatımda tanıdığım tek canlı ahtapotu konuk edicez. 7 kollu yaşamın zorluklarından dem vurup rakı içicez, ortaya da güzeel bir ahtapot salata. Bayılıyormuş kendisi, burda bitirelim muhabbeti akşama kalsın gerisi. Final maçının sonucunu 4 gün öncesinden öğrenmek istiyorsanız bekleriz.
[devamı]
Yapılan telefon konuşması üzerine anlaşma sağlanmıştır.Meto ile fax yoluyla yapılan sözleşme 10 yıl süreli olup kendisi boş mukaveleye imza atmıştır.Tranfer üzerine fazla konuşmak istemediğini belirtten meto duygularını şu şekilde ifade etti;
[devamı]
bf1 v bf2
Yer: Bostancı
Tarih: 01 Temmuz 2010, Perşembe
Saat: 23.00 - 24.00
Hava: Gök gürültülü sağanak yağışlı 45°C
Zemin: Balçık
[devamı]
Faruk Can'ın da askerlik işlerini halletmesiyle Ulvi Can vs Faruk Can karşılıklı beste yarışması başlasın derim ben gidene kadar. Ozan atışmaları gibi sen bana ben sana kimi zaman onore kimi zaman rencide, her hafta oylama yaparız : )
[devamı]
Tarihin tozlu sayfalarından Fenerbahçe formalı Şifo Mehmet.
[devamı]
bf1 v bf2
Yer: Bostancı
Tarih: 22 Haziran 2010, Salı
Saat: 23.00 - 24.00
Hava: Gök gürültülü sağanak yağışlı 25°C
Zemin: Şahane
[devamı]
Bu saatten sonra Fenerbahçe taraftarları olarak kulübümüzün başında her gün yeni bir rezilliğe imza atan yönetim kurulumuzun ve başkanımızın aldığı kararları tanımıyoruz. Kendisi artık bizim başkanımız değildir. Bundan sonraki hayatında başarı falan da dilemiyoruz kendisine, yaptırdığı tesislerde inşaat simülasyonları izleyerek ömrünü geçirmesini salık veriyoruz. Aldığın futbolcuyu bahçende oynat, ürettiğin formayı çocuğuna giydir. Haydi sen sağ biz selamet.
[devamı]
Sezonun son haftasında yitirdiğimiz şampiyonluğun ardından bıraktığımız futbola, yaz mevsimiyle birlikte başlayan Dünya Kupası ile geri dönüş yaptık. Dünya Kupası konusunu açıp da vuvuzeladan bahsetmemek olmaz tabi ama akıp giden zaman içinde ondan daha beter sesler de işitmiyor değiliz.
[devamı]
Bütün spor kamuoyuna duyurulur ;
Beyaz Fanilalilar grubu olarak önümüzdeki sezon, semizotu tribünü haydari blokta maçları izleme kararı almış bulunmaktayız...
BF Yönetim
[devamı]
Dünya kupasına sayılı günler kala beyaz fanilalılar ekibi olarak milli takımımızın turnuvada olmayışı nedeniyle destekleyecek bir takım arayışına girmiştik, herkes gibi bizler de.
Büyük tartışmaların yaşandığı, hatta bazı arkadaşların kalplerinin kırıldığı bu süreçte, neredeyse belli ayrılıklar dahi yaşayacaktık. İçinde bulunduğumuz durumu kendine fırsat bilen ama değişimden başka bir söz söyleyemeyen bir güruh çıkmıştı ortaya, başını süper c olarak tanınan bir arkadaşın çekdiği oluşum bir gece yarısı küfürbaz başkanımızdan gelen, gerekirse
götten siker kan dökeriz anlamındaki açıklamadan sonra özür dilemek zorunda kalarak sıkıntılı evreyi atlatmış bulunduk. Bu iç hesaplaşmaların yaşandığı sırada ulvi kod isimli can turgut
new zealand, new zealand diye kendi kendine yaşanan bütün olumsuzlukları umursamayıp beste yapmaya çalışıyordu her zaman ki gibi.
[devamı]
Ligin son haftası kaçan şampiyonlukla beraber, yaşanan anons rezilliği ve bunun akabinde yapılan basın toplantısı son yıllarda belli bir kitle tarafından nefrete dönüşen yönetim karşıtlığının ne kadar haklı olunduğunu gösterir nitelikteydi. Bir gönül işi olan spor kulübü yöneticiliği insanların hırs,kapris,ego ve kişisel tatminlerine alet edilerek 12 yılı aşkın süre ile sürdürülmemeliydi, sürdürülemez, sürdürülmemeli.
[devamı]
100 yıllık şanlı tarihinde, hiç görmediği kadar rezil hatta tarihinin en rezil olayını kurgulayarak, sırf kendi egosu için bu kulübe yaşatan bu adam bu kulüpten gitmedikçe bize gün yüzü görünmüyor. Sadece kendisi değil, oluşturduğu kurumsal yapının başına getirdikleri, tv çalışanları hatta stad personeline kadar o Fenerbahçe ile yakından uzaktan alakası olmayan ruhsuz tipleri de yanında götürsün. Fenerbahçe halka dönsün, Fenerbahçe'yi gerçek Fenerbahçeliler götürsün. Yazık bir yönetici kendi kulübüne bunu nasıl yapabilir insanın aklı almıyor, nasıl şampiyonuz diye anons yaptırabilir? Şimdi Fenerbahçe tarihinde senin de anılacak bir sıfatın var, (sahtekar). Biz yıllar sonra da yine seni bu sıfatla anacağız, dost sohbetlerinde kulaklarını hep çınlatacağız.
[devamı]
Malum yaklaşan şampiyonluk maçının biletleri perşembe günü satışa çıkıyor. Herkesin bu şampiyonluğu yerinde görmek ve tarihe şahit olarak ben oradaydım diye belki de çocuklarına anlatacağı bir günün heyecanını yaşamak istemesi yine beklenen bir durum. Yalnız şöyle de bir durum göze çarpıyor, uzun zamandır beni rahatsız eden. Özellikle maçlara sık giden ve tribünü sadece kendisinin zanneden yaşı genç insanların, bu gibi kişileri küçümseyici bazı tavırları, o rahatsızlığımın sebebi.
[devamı]
* Fenerbahçe erkek voleybol takımı çaktırmadan, kaşla göz arasında sezonu şampiyonlukla tamamlamıştı. Geçtiğimiz hafta ise bayan voleybol takımımız Türkiye Kupası'na ulaştığı final maçındaki rakibi Vakıfbank G.S.T.T.'yi play-off final serisinde de geçerek, 2008-2009 sezonunun ardından 2009-2010 sezonunu da şampiyon olarak kapattı. Maç sonu "Dünyanın en büyük spor kulübü" tezahüratı aslında herşeyin özetiydi. Derken dün de bayan basketbol takımımızın Galatasaray önünde namağlup şampiyonluğu geldi. Bu üst üste aldıkları 5. şampiyonluk oldu. Sezon başından beri dillere dolanan "bu sene söke söke şampiyon Fener, bu sene her branşta şampiyon Fener" tezahuratının tezahürü bu olsa gerek.
[devamı]
Kupa finalinin oynanacağı stadı belirlemekden aciz olan TFF'nin‚ Türk Futbolunun organizasyonunu sağlaması gereken kuruluş olması aynı zamanda ne kadar acı.
[devamı]
Yasa diyor ki ;
"Tüm tribünlere biletle ve/veya kombine kartla girilir. Bilet satışları görevlilerce, TFF veya kulüp tarafından uygun görülen yerlerde yapılabilir. Biletlerin her ne surette olursa olsun toplu bir şekilde ya da rayiç veya üzerlerinde yazılı bedellerinin altında ya da üstünde bir bedelle satılmaları, temin edilmeleri ve dağıtılmaları yasaktır."
[devamı]
Senede en az iki kere Fenerbahçe'yle oynamak zorundasın. Ve de her oynadığında baş ucunda bir bardak su bulundurmalısın ki, soktuğu her golü rahatlıkla sindirebilesin. Ama 90 dakika sonra yan etkileri kendini öyle bir göstermeye başlar ki, hele Haldun Boysan gibi yaşı ilerlemiş rakip takım taraftarlarına hiç önerilmez, aksi takdirde ishal yapabilir, basura neden olabilir. Fenerbahçe öyle bir koyar ki, unutulmaz kolay kolay. Geçmiş olsun basurunuzdan ötürü, hadi bakalım şimdi fitili alıp münasip bir yerinize sokma vakti.
[devamı]
* Sezon sonu gündem oldukça yoğun camia olarak. Bayan Voleybol takımının Avrupa Şampiyonası, Türkiye Kupası derken Erkek takımımız da bugün Lig'de şampiyonluk maçına çıkıyor. Öte yandan daha geniş bir kitlenin ilgilendiği futbola baktığımızda yarın Kadıköy'de oynanacak, belki de şampiyonluğu belirleyecek önemdeki Beşiktaş maçı hazırlıkları hızla sürüyor, hem takım hem de taraftar açısından. Açıkçası taraftar neyi, nasıl ve ne zaman takip edeceğini bilemiyor şu günlerde. Bunlar büyük bir spor kulübü olmanın, köklü bir camia olmanın mecazen dezavantajlarıdır.
[devamı]
2005-2006
22.04.2006 31.hafta Fenerbahçe 4 : 0 Galatasaray (Appiah-Luciano-Alex-Anelka)
29.04.2006 32.hafta Trabzonspor 2 : 3 Fenerbahçe (Tuncay-Semih'2')
Son dört haftaya girilirken Galatasarayın 3 puan arkasındayız.Kadıköyde galatasarayı yenip ikili averajla liderliği devraldığımız ve denizlide kaybettiğimiz şampiyonluk.
[devamı]
Beyaz Fanilalıların başkanı, blogun hiç ilgi görmediği günlerde bile hiç yılmadan bir şeyler karalayan digitürk kumandası gibi özel konularda yazıları bulunan tek ismi, insan ilişkileri ile herkez tarafından sevilen birisi , tribünlerin canım holiganı namı değer meto yani mertkan kardeşimiz vatani görevi için kısa bir süreliğine aramızdan ayrılıyor.
[devamı]
Bir; her daim kafanı kurcalayan kelime şakalarını, alkol aldıktan sonraki masanın sempatiği rolünü hakkıyla oynamanı, sabah kalktıktan sonra duşa kusmanı ve suuuuu diye haykırmanı çok özleyeceğiz.
[devamı]
Fenerbahçe resmi internet sitesi 2010-2011 sezonu kombine kart satışlarının 1 Nisan'dan itibaren başlayacağını duyurmuş. Eski yerinizi 30 Nisan'a kadar yeniletebiliyorsunuz, 3 Mayıs'tan itibaren ise satışlar herkese açık. Gelecek sezon için belirlenen kombine fiyatları, içinde bulunduğumuz sezonun kombine kartlarının fiyatlarıyla sanırım birebir aynı. Bu sezon düzeltme yapılan bilet fiyatları göz önüne alındığında da şöyle ortalama bir değerlendirme yapılabilir.
[devamı]
Bir derbi hazırlığı, tahmin edileceği üzerine eski zamanlardakinden çok daha farklı bir biçimde gerçekleşiyor. Sabahlamanın biçim değiştirdiği haliyle, 2 gün öncesinden başlayan koşuşturmada ilk hedef, zorlu şartlar altında bilet gişesine varıp olabildiğince bilet alabilmek. Ezile büzüle alabildiğimiz biletler, her sene olduğu gibi bu sene de hepimize yetecek sayıda değil elbette. Sonraki hedefimiz eksiklerimizi kapatmak oluyor, maç sabahına kadar stresli bir koşuşturma daha.
[devamı]
"Ali Sami Yen Stadı'nda Galatasaray-Fenerbahçe maçı için biletlerini alarak karşılaşmayı izleyecek olan taraftarlarımız, kesinlikle münferit olarak maçı izlemeye gideceklerdir. Biletleriyle maçı izlemeye gidecek taraftarlarımız, kesinlikle bozuk para, çakmak, yanıcı ve parlayıcı yasa dışı maddelerin yanı sıra, yüz maskesi, atkı, kaşkol gibi kıyafetleri üzerlerinde bulundurmayacaktır. Taraftarlarımızın rakip takım taraftarlarını tahrik edecek ve uygun olmayan davranışlardan kaçınmaları gerekmektedir."
[devamı]
Gaziantep bizden her sezon puan çalabilen ekiplerden birisi, bu takım bize ters geliyor dediğimiz cinsten. Sezonun ilk yarısında Antep'te oynadığımız maça 8'de 8 yaparak gitmeyi başarmıştık. Derbiye 1 kala, 9'da 9 neden olmasındı.
[devamı]
Her duyduğu şarkıyı-türküyü kendi tribününe mal eden, yeni çıkan her görsel şöleni ilk olarak kendinin yaptığını iddia eden arkadaşların gününü kutlar araklamalarına kaldıkları yerden devam etmelerini dileriz. Gaziantep'e Başkan olsana melodisini, kontradan çıkan her maçta söylenen laralaralaralay Koyduk mu melodisini, taraftara 12 numara ismini koymayı, 19.07 pardon 19.03'ü de dedeniz çıkarmıştı değil mi...
[devamı]
Evet bu bir özeleştiri yazısıdır, en nihayetinde yüz yüze bakan insanlarız ve söz verip yapmayınca ortamda çeşitli çirkin sıfatlara layık görülüyorsunuz. Misal Hakan'dan götveren sıfatını alabilir misiniz? Göt ister, hem de gerçek manasıyla. Andaç'ın 10 kuruş için kedi kesmeye meyilli bir yapıya sahip olduğunu bilip hayır ben 5 kuruş için de keserim diyen biri görmeden ben bugüne kadar. Örneklerle devam edersek; Celal'in yeni girdiği ortamlara cümleleriyle değil de uzun kollarıyla katkı yapmasını, Faruk'un boş zamanlarında reality showlarda alkış başlatıcısı olarak görev almasını, Buğra'nın 13 kere askerden dönen eniştesini İstanbul'u gezdirme bahanesiyle bizim programlara dahil olmama çabasını, Çağlar'ın BABAsının ESKİmiş rulo çimleri oğluna doğum gününde hediye etmesini, Fatih'in cumartesi günleri aslında çalışmadığını ve hafta boyu kokan bazı uzuvlarını mandalla balkona astığı için toplum içine çıkamadığını ve en önemlisi Mertkan'ın Kunta Mustafa'yla geceleri balık tutmasını hepimiz kanıksadık artık. Çok fazla özeleştiri yaptım sanırım, az ama öz oldu. Kimse az yazmasın bundan sonra, her 15 günde 1 yazı yazmayanı Gergerli'yle Diyarbakır deplasmanına gönderiyoruz. Maddi ve manevi külfeti gözünüzün önüne getirin ve bloga gereken ilgiyi gösterin.
Seni Fanilam Gibi Sevdim !
[devamı]
80'li yıllarda Fenerbahçe tribünleri
Kalemizde Ivançeviç var
Geri dörtlü çelikten duvar
Orta saha hepsi canavar
İleride Selçuk Yula var *
[devamı]
Ligde sona doğru yaklaşırken yönetim kurulumuzdan bir hamle daha. Kale arkası bilet fiyatlarının 22 liraya düşmesinden sonra boş olan tribünlerin nasıl tıklım tıklım dolabileceğini gördük. Demek ki maçlara olan ilginin azalmasının nedenini sadece takımın kötü gidişatına değil, aynı zamanda bilet fiyatları ile insanların kazançları arasındaki maddi uçurumun giderek açılmasından kaynaklandığını da kolaylıkla söyleyebiliriz.
[devamı]
"Fenerde kongre öncesi verilen sözler unutuldu. İşte Vefa Küçük-Aziz Yıldırım grubu... Seçimden önce Aşık'a seslenip alacaklarımı hibe ederim diyen Yıldırım şimdi kıvırdı"
Şampiyonluk iddiası Fenerbahçeliliğin gereğidir açıklamasıyla örtüşen tarihten bir not.
(90lı yılların ortası)
[devamı]
Kulübümüzün son zamanlarda maruz kaldığı haksızlıklar neticesinde ortak bir bildiri yayınlayan tribünlerimizin önde gelen grupları bir araya gelerek somut bir takım kararlar almıştır.
[devamı]
Fenerbahçe başkanlığı zordur, hayatının belli bölümlerinden feragat etmen gerekir aile falan filan… Her neyse buraya kadar olan kısmı herkes biliyor biz bir de diğer yönlerine bakalım.
[devamı]
İlk geldiği sene şampiyon yaptı, ikinci senesinde hem avrupa da hem ligde sonuna kadar gitti, şampiyonluk son anda kaçtı ama Fenerbahçe taraftarının hep özlemini duyduğu iyi futbolu, iyi mücadeleyi sahaya koydu, avrupada Fenerbahçe'nin yakaladığı en büyük başarıya imza attı, şampiyonlar liginde yarı final kılpayı kaçtı, taraftarın boynu ne İnter'e, Ne Sevilla'ya, Ne Chelsea'ye karşı eğilmedi. Allahım bitmesin bu rüya diye bağırıyorduk tribünde ama o rüya aslında Chelsea'ye elendiğimizde değil, Aziz Yıldırım Zico'nun kardeşine kafayı taktığında bitmiş. Şimdi Zico yok, inanılmaz bir disiplin içerisindeyiz, tercüman Samet kaleye şut atmıyor, favorilerini kulak memesi hizasında kesiyor.
[devamı]
Başlıkta yazan olması gereken. Aziz Yıldırım'ın bu hamlelerine gidip gelmelerinden alışığız, istifa kurumunun ırzına geçen bir insandır kendisi. Son kıvırması da bu şekilde olmuş, artık komik bile değil acınası bir durum.
[devamı]
1998'de Aziz Yıldırım 1 oy farkla Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı seçildi. 2 kere istifa etti geri döndü ve son kongrede tekrar başkanlığa seçilerek camiaya 3 sene üst üste şampiyonluk sözü verdi. Takımın şu anki gidişatı ve Aziz Yıldırım'ın "en çok Galatasaray şampiyonluğu gören Fenerbahçe başkanı" ünvanından yola çıkarak, futboldan çok iyi anladığını iddia eden Aziz Yıldırımın karnesine bir göz atalım istedim.
[devamı]
Bunları söylerken, Fenerbahçe'nin yıllardır içinde bulunduğu yönetim yanlışlarını ve yönetim şakşakçılarının "Fenerbahçe ekonomik olarak rakiplerinin 20 yıl ilerisinde" yalanlarını hatırlatmakta fayda var. Her kötü gidişte suçlu arayanlar, hatayı kendilerinde aramalıdırlar.
[devamı]
Sabah Gazetesi 1992-1993 Sezonu / Yeşil siyahlı takımın kaptanı Saffet kendini gol kralı olmaya şartlandırdı. Saffet her gün dua ettiğini belirterek " Allahım bana o mutlu günleri gösterecek" dedi.
[devamı]
Haftanın ilk günü ancak bu kadar kötü geçebilirdi heralde bir Fenerbahçeli için. 2-0 dan kendi sahanda, hem de son 5 dakikaya kadar önde götürdüğün bir maçı kaybetmek. Maç sonu farklı taraftar manzaraları. Bu aciz mağlubiyeti saatlerce içine sinderemeyenler, 2 dakika sonra unutup eğlencesine bakanlar, hiç umursamayanlar bile var. Sezon başında 55 lira olan biletler, genelde boş kalan karşı kale arkası (migros) tribünü, kaybolan ruh. Ta ki 22 liradan satılan Bursaspor Kupa maçına kadar. Daha sonra sezon maçlarının da 22 lira olarak açıklanması, içimize dolan umut. Şampiyonluğu sırtlayacağımızı düşündük hepimiz, dolu tribünlerle. Yönetim görevini yaptı sıra taraftarda, bu fiyatlar bir samimiyet testi diyenler bile oldu, Fenerbahçe'nin halk olduğunu unutarak belki, ülkenin şartlarından bihabermiş gibi. Dün tribünler doldu diye üzülenler bile vardır muhakkak. Futbolcu yuhalamalar, teknik direktör yuhalamalar şampiyonluğa oynayan bir takımın taraftarının yapacağı iş değildir elbet. Ama böylesine eksiklerle dolu bir takıma takviye yapmamayı dünya çapındaki kulüpleri örnek göstererek, seçen sözde çağdaşlaşmış bir yönetimin işi de bu değildir. Bunu dillendirmekten çekinenler tabi ki sadece futbolcuları, teknik direktörleri veya taraftarları yuhalayabilir ya da kaleme alabilir. Camiaya dayatılan kopuk ve yanlış metodlarla uygulanan bir kurumsallaşma süreci, verilen ve tutulmayan sözler. Kim protesto edebilir? Gerçi gün protesto günü de değil, ama olduğu zamanlar da bile bunu yapabilecek bağımsız bir topluluk görebildiniz mi tribünlerde? Şampiyonluğa gidiyoruz, evet birlik olma günü bugün. Eksik olan, kulübesi yetersiz kalan takımımıza biz şimdi bütün olarak tribünlerden arka çıkmalı, orta sahanın tam göbeğinde oynamalıyız. Şampiyonluk gelecek hem de bu taraftarla gelecek. Takıma da inanın, tarafatara da inanın. Fenerbahçe ne zaman halka dönecek, güzel günler o zaman geri gelecek. Takımın yararına ne ise bu taraftar onu yapacak. Çünkü özü sözü bir, iyi Fenerbahçeliler de var bu camiada, iki yüzlü insanların olduğundan daha fazla.
[devamı]
1990-1991 sezonu öncesi gerçekleştirilen bir transferin imza töreninde -bir zamanlar- Aziz Yıldırım.
[devamı]
Geçtiğimiz günlerde Kasımpaşa, kupada oynadığı İBB maçını 30 lira açıkladı. Antalya bu haftasonu oynayacağı Beşiktaş maçını 75 lira. Denizli de, Galatasaray maçını 100 lira. Kendi kulübümüz sene başında açıkladığı en düşüğü 55 lira olan bilet fiyatlarını 44'e çekti ama, Olimpiyat Stadı'nda bomboş oynanan Tokat maçında bile 44'den aşağıya bir adım dahi atmadı. Haftasonu oynayacağımız Sivas ise, 10 liradan satışa çıkardığı bilet fiyatlarıyla bizi ters tarafımızdan yakalayarak bir anda sarstı. Aslında normalde olması gerekenin bizi şaşırtıyor olması da ayrı bir şaşkınlık gerektiyor.
[devamı]
Bilgin Gökberk kendine has tarzıyla, kendine has üslubuyla, kendine has mizah anlayışıyla televizyon dünyasının alışılık olduğumuz tiplemelerinden ayırt edilebilen bir şahıs izlenimi veriyor, en azından bana öyle. Bu aralar karşımıza salı geceleri Skytürk'te yayınlanan bir programla çıkıyor. Yapımcıların ve Skytürk yönetiminin böylesine belirsiz bir fotmattaki programa gösterdikleri tahammülü ve verdikleri krediyi anlamakta şaşkınlık yaşıyorum ama aslında eğlenceli de bir program olduğunu söylemem lazım. Yalnız programın herhangi bir amacı yok. O da öyle diyor zaten, bu programdan birşey anlamak zorunda değilsiniz. Misal, izleyicilerden gelen mesajlardan birkaçı şöyleydi:
[devamı]
Yanlışlıkla olmuştur heralde. Bu kadar da kötü fotoğraf seçimi olmaz ki. Akıllara hemen Levent Kırca'nın yıllar önceki Reha Muhtar skeci geldi. Hani şu zırt pırt her yerden Reha Muhtar'ın "Bende burdayım" diyerek çıktığı skeç.
[devamı]
Bu yazı, sadece yazılmış olmak için ve hiçbir amacı olmayan bir yazı olup, kendini ifade etmek isteyip de bunu nasıl edeceğini bilemeyen birinin duygu yoğunluğu içinde peydah olmuş olabilir. Aslında insanın kişisel gelişiminde çevresel faktörlerin ne denli geniş yer teşkil ettiğini anlatabilir belki.
[devamı]
Eskişehir çıkışında, stadın yanında otobüsümüz bozuldu ve 45 dakika kadar yeni otobüsün gelmesini bekledik. Bu süreçte polisle yaşanan garip diyalogları geçiyorum ve hemen en saçmasına geliyorum. Yeni otobüsümüz geldi, hepimiz bindik ve polisle kaptanımız arasında şöyle bir diyalog geçti;
[devamı]
MONTEPASCHI SIENA 101
FENERBAHÇE Ü. 58
Yukarıda yazan skor için yazılabilecek bir şeyler arıyorum maç bittiği andan itibaren dönüp dolaşıp herkez tarafından dillendirilen sorunlar çıkıyor karşıma.
[devamı]
Bu gördüğünüz Fenerbahçe Dergisinin son sayısı. Kapak olarak Roberto Carlos'un Fenerbahçe'ye vedası futbolcuların coşkusuyla birlikte verilmiş ve denmiş ki "Gelişi gibi Gidişi de Muhteşem Oldu". Ortada muhteşemlik var da ben mi göremiyorum? Şu fotoğraftaki tribüne bakın, yazık! Futbolcular kendi aralarında eğleniyorlar. Yemek yemişler, plaket vermişler banane. Biletler 55 lira stadda yine adam yok.
[devamı]
Camia içinde son günlerin tartışma konusu da Semih Şentürk. Şimdi ben sıkça karşılaştığım bir ikilemi anlamak istiyorum: Ezeli rakiplerimizden futbolcu almak profesyonelce bir davranıştır diyoruz, ama kendi futbolcumuzun parasını istemesi ya da sözleşme imzalamaması halinde ona paragöz, hain, düşman vs. diyoruz. Bana kalırsa öncelikle bu ikilemden çıkmamız lazım, ya birini ya da diğerini desteklemek gerek. Çünkü hem o, hem de bu doğru demek (bu konu için) birbiriyle çelişki yaratıyor.
[devamı]
Boktan digiturk kumandası. Televizyona ayar vereceğine size verir ayarı, delirtir adamı. Çift haneli numaraları tuşlamak neredeyse imkansızdır, araya sehpa falan girersede çekmez. Ayaklarını uzatırsın ayak baş parmağın frekansı mı bozar ne yapar yine çekmez. Neyse bu da böyle bir anektod.
[devamı]
Yılbaşı gecesi malumunuz içtik bizde sizler gibi, e dağıldık haliyle. İnsan gibi içmeyi bilmeyen bizler için yapılabilecek en güzel iş yoğun alkol alınan gecelerden sonra ertesi akşam biraz daha az olmak kaydıyla içmek midir acaba ? Bana kalırsa evet ama siz yinede kendinizi dinleyin.
[devamı]